Oğul arılarının konduğu daldan alınması esnasında ağaca, dala zarar vermeden almak esastır. İstisna durumlarda, dal makas ile, kalınsa testere ile sarsıntı yapmadan kesilerek, oğula yakın yere getirilmiş, içerisinde oğulun büyüklüğüne göre 5 – 6 petekli çerçeve bulunan fenni kovanın içine silkelenir. Bu işlemden önce arıların kenarlara dökülmesini önlemek için kovanın üzerine boş bir kat konulmalıdır. Kovana silkelemek mümkün değilse, hazırlanan kovanın önüne serilen bir çarşaf üzerine dal ile konur. Daldaki oğul arılarının kovana yürüyerek girdikleri görülecektir.
Oğul yüksek bir dala salkım yapmışsa önceden hazırlanan bir sırığın ucuna sepet veya teneke bağlanarak bir kişi tarafından oğulun altına yanaştırılır. Diğer bir kişi de dalı silkeleyerek oğulun sepete boşalması sağlanır. Sepete alınan oğul daha sonra üzerine boş bir ballık konulmuş kovana boşaltılır. Bu işlemden sonra oğulun alındığı dalda tekrar arıların arıların biriktiği görülebilir. Tekrar aynı işlem yapılarak kümeleşmiş arılar da alınır ve kovana boşaltılır. Aynı şekilde tekrar birikme olursa da bir müddet sonra bu arılar eski kovanlarına dönerler. Oğul arıları herhangi bir ağaç gövdesi, duvar üzeri gibi yere konmuş ise sepete veya tenekeye körük yardımıyla süpürülerek kovana alınır.
Oğul alımı esnasında arıların uysal ve sakin olduğu görülür. Bunun iki sebebi vardır. Birincisi: Arılar kovanı terketmeden önce midelerini bal ile doldurduklarından sakin olurlar. Sokucu ve hırçın olmazlar. İkincisi: Henüz koloni bireyleri arasında iş bölümü yapılmamıştır. Bütün bunlara rağmen arıcı gerekli tedbirleri almalı, maskesini eldivenini giymeli ve körüğünü yakıp hazır bulundurmalıdır.
Bal Arıları sosyal böcekler olup, koloniler halinde yaşarlar. İlkbaharda çiçeklerde bal özü akışının başlamasıyla genç ve sağlıklı ana arı petek gözlerini yumurta ile doldurur. Bu dönemde günde 1.500 ile 2.000 yumurta bırakır. Ergin arıların çıkmasıyla kovanda arı mevcudu çoğalır, sıkışıklık artar. Kendi türlerinin sürekliliğini sağlamak için yeni bireylerin yetişmesi yeterli değildir. İşçi arılar, günlük yumurta bırakılmış petek gözlerini genişleterek ana arı hücreleri yapar. Bu hücreler genellikle çerçevelerin alt kısmında nadiren de ortalarda olur. Yine işçilerce hazırlanan arı sütü ilave edilerek oğul hazırlığı başlamış olur. Zaten bal arıları koloni halinde yaşar demiştik. Koloniler hayatlarını oğul vererek devam ettirirler. Yavru yetiştirerek de koloni içindeki mevcutlarını çoğaltırlar. Bu esnada kolonide erkek arı mevcudunda da artış olmuştur. Bir hafta sonra ana arı yüksükleri kapanmış olur. Bundan önce, yani yüksükler kapanmadan önce mevcut ana arı yeni ana arı hücrelerini fark edip bunları imha etmek eğilimine geçer ve defalarca buna yeltenir. İşçi arılar her defasında ana arının bu eylemine mani olurlar. Kendi isteğine nail olamayan ana arı işçi arıların kendisine engel olmasına sinirlenerek işçiler tarafından beslenmeyi reddeder ve beslenmeyi keser. Beslenme olmayınca otomatik olarak yumurtlamayı da keser.
Aktif dönemde günde 1.500 – 2.000 yumurta bırakan ana arı beslenmeyi ve yumurtlamayı kesince ağırlık kaybetmeye başlar. Bu sürede normal ağırlığının üçte ikisini kaybeder ve uçuşa hazır hale gelir. Yeni çıkacak anaları da hücrelerindeyken imha edemeyen mevcut ana arı koloninin %30 – %70’ini yani koloninin yarıdan fazlasını alarak kovanın uçma deliği önünde toplanır. Genellikle tarlacı arıların katıldığı bu oğul hareketinde mevcut oğulun büyük bir kısmı kovanın bal ile dolu paketlerine hücum ederek midelerini bal ile doldururlar. Bir müddet kovanın ön cephesine ve uçuş tahtasına salkım yapan oğul arıları aniden ve hızla kovandan ayrılırlar. Toplu halde bir bulut gibi havada uçuşan oğul arıları genellikle bir ağaç dalına, ağaç gövdesine, bahçe duvarına, çalılık veya yere toplaşır. Arılık yakınında ağaç varsa mutlaka bir dala konar ve salkım oluturur. Oğul arıları salkım oluştururken birbirine tutunur ve ağırlık yapmadan dururlar. Bu olay genellikle günün 11:00 – 16:00 saatleri arasında meydana gelse de daha erken veya geç de olabilir. Dala konan bal arılarının saatlerce hatta günlerce aynı dalda kaldıkları ve bulundukları ağaç dallarının arasına petek ördükleri de görülür.
Oğul arısı nereye konarsa konsun içerisinden birtakım gözcü arılar yeni bir mekan arayışı için uçuşa giderler. Oğul, arıcı tarafından fark edilemezse gözcü arıların bulduğu mekana gider. Gözcü arılar buldukları boş kovan, ağaç kovuğu, kaya arası ve buna benzer mekanları çeşitli vücut hareketleri oğul salkımının üzerinde yaptıkları haberleşme dansları ile haber verirler. Böylelikle oğulu buldukları mekana götürürler.
Bazı arıcılarımız, kovana alındıktan sonra oğulun kovanı terk ettiğinden yakınır. Kovana yerleştirilmiş, asıl yerine alınmış oğulun kovanı terk ederek yeniden dala konması, arıcı için en iyi ihtimalle iki iş ve zaman kaybı olmaktadır. Oğul arılarımızın kovanlarını terk etmesi, bazı olumsuz durumlar mevcutsa rastlanabilen bir durumdur. Arıların yeni kovanlarından kaçışını önlemek için bilinmesi ve yapılması gerekenler şöyle özetlenebilir.
Bu konularda önlemler alındığı takdirde alınan oğulun kovanda ikamet edeceği ve kovanı terk etmeyeceği görülecektir.